Kendimizi dijital bir fırtınanın tam ortasında bulduğumuz bugünlerde, yeni nesil sosyal araçların hayatımızdaki varlığının gün geçtikçe arttığını söylersek sanırım hiç de yanlış olmaz. Bu durumun birey ve toplum ilişkileri üzerindeki olumsuz etkilerini tartışmayı sosyologlara bırakıp iş dünyasında yarattığı farka odaklanalım.
Sosyal araçlar sadece bireysel yaşantımızı etkilemekle kalmıyor, iş dünyasındaki dijital dönüşümü de hızlandırıyor. Günden güne daha çok firma, yeni nesil sosyal araçların çalışanlar, müşteriler ve tedarikçiler arasında, kısacası içinde bulunduğu tüm ekosistemde daha iyi bilgi akışı oluşturduğunun farkına varmaya başladı. Birçok faydalı özelliğinden dolayı bugün artık sosyal araçlara akıtılan kaynaklar, akıllı bir yatırım olarak kabul görüyor.
Çünkü dijitalleşme, sosyal araçlarla bir araya geldiğinde şirketlerin çok daha çevik olmasını sağlıyor. Yöneticiler, yeni sosyal araçların ve dijital programlarının bir arada kullanılmasının daha dinamik organizasyonlar oluşturmaya yardımcı olduğuna inanıyor.
Bazı şirketler, sosyal araçları sadece pazarlama faaliyetleri ve halkla ilişkiler gibi dışa dönük süreçlerde kullanırken, yeni nesil teknolojileri benimseyenler, organizasyon içerisinde “olmazsa olmaz” konuma gelen bu araçları daha kapsamlı kullanabiliyor.
Müşteriye yönelik süreçlerdeki iş akışı dijitalleştirildiğinde, maliyetlerin azaldığı ve verimliliğin arttığı gözlemleniyor. Şirketin, çalışanları ve müşterileri arasındaki sosyal etkileşimlerden topladığı verileri kullanması durumunda bu faydalar daha da artıyor.
Önümüzdeki yıllarda iletişimi daha iyi hale getirmenin yolunun yine sosyal araçlardan geçeceğine ve bu sayede insanların çalışma şeklinin önemli ölçüde iyileşeceğine dair güçlü bir beklenti hâkim.
Yeni nesil sosyal araçların yakın dönem ve gelecekte, hayatımızda ve iş dünyasında yaratacağı değişikliği hep birlikte yaşayarak göreceğiz.